NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
32 - (1747) وحدثنا
أبو كريب محمد
بن العلاء.
حدثنا ابن المبارك
عن معمر. ح
وحدثنا محمد
بن رافع
(واللفظ له).
حدثنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن همام بن منبه.
قال: هذا ما
حدثنا أبو
هريرة عن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم. فذكر
أحاديث منها: وقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (غزا نبي
من الأنبياء
فقال لقومه:
لا يتبعني رجل
ملك بضع
امرأة، وهو
يريد أن يبني
بها، ولما
يبن. ولا
آخر قد بنى
بنيانا، ولما
يرفع سقفها. ولا آخر قد
اشترى غنما أو
خلفات، وهو
منتظر ولا
دها. قال: فغزا.
فأدنى للقرية
حين صلاة
العصر. أو
قريبا من ذلك.
فقال للشمس:
أنت مأمورة
وأنا مأمور.
اللهم! احبسها
على شيئا.
فحبست عليه
حتى فتح الله
عليه. قال: فجمعوا
ما غنموا.
فأقبلت النار
لتأكله. فأبت
أن تطعمه.
فقال: فيكم
غلول.
فليبايعني من
كل قبيلة رجل.
فبايعوه.
فلصقت يد رجل
بيده. فقال:
فيكم الغلول.
فلتبايعني
قبيلتك.
فبايعته. قال:
فلصقت بيد
رجلين أو
ثلاثة. فقال:
فيكم الغلول.
أنتم غللتم.
قال: فأخرجوا
له مثل رأس
بقرة من ذهب.
قال: فوضعوه
في المال وهو
بالصعيد. فأقبلت
النار فأكلته.
فلم تحل الغنائم
لأحد من
قبلنا. ذلك
بأن الله
تبارك وتعالى
رأى ضعفنا
وعجزنا،
فطيبها لنا).
{32}
Bize Ebû Kureyb Muhammed
b. Alâ* rivayet etti. (Dediki): Bize ibni'I-Mubârek, Ma'merden naklen rivayet
etti. H.
Bize Muhammed b. Râfi'
de rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Abdürrazzâk, rivayet etti.
(Dediki): Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih'den naklen haber verdi. Hemmâm : Bize
Ebû Hureyre'nin Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiği
budur, diyerek bir takım hadîsler zikretmiştir; ezcümle, Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem):
«Nebilerden bir Nebi gazaya
çıktı da kavmine şunları söyledi: Nikâhla bir kadına mâlik olup da onunla
gerdeğe girmeyi istediği halde henüz girememiş bir adam benim arkamdan
gelmesin! Başka biri ev yapmış, fakat tavanını çekememişse (o da gelmesin!) Bir
başkası koyun veya gebe develer satın almış da doğurmalarını bekliyorsa (o da
gelmesini).
Bunu müteakib gazaya
çıktı; ve o yere ikindi namazı vakti yahut ona yakın bir zamanda yaklaştı; ve
güneşe: Sen me'mursun ama ben de me'murum! Allahım, bunu benim üzerimde biraz
durdur! dedi. Bunu müteâkıb güneş onun üzerinde Allah o yeri kendisine
fethedinceye kadar durduruldu. Derken aldıkları ganimetleri topladılar.
Arkacığından onları yemek için ateş geldi: Fakat onları tatmaktan çekindi.
Nebi: Sizin içinizde ganimete hiyanet var; o halde bana her kabileden bir adam
bey'at etsin! dedi. Bu surette ona bey'at ettiler. Derken bir adamın eli onun
eline yapıştı. Nebi: Ganimete hıyanet sizin içinizdedir, bana senin kabilen
bey'at etsin! dedi. Bu sefer ona kabilesi bey'at etti. Fakat eli iki veya üç
kişinin eline yapıştı; ve (yine): Ganimete hıyanet sizdedir; sizler hıyanet
ettiniz! dedi. Nihayet ona inek başı kadar altın çıkardılar; ve onu yerde duran
malın içine koydular. Arkasından ateş gelerek o malı yedi.
işte ganimetler bizden
önce hiç bir kimseye helâl olmamıştır. Bunun sebebi : Çünkü Allah Tebâreke ve
Teâlâ bizim za'fımızı ve aczimizi bildi de onu bize tertemiz heiâi kıldı.»
buyurmuşlardır.
İzah:
Bu hadîsi Buhâri
«Kitâbu'l-Humüs» ve «Kitâbü'n-Nikâh»da tahrîc etmiştir.
Bud': Kadının ferci
demekse de bu gibi yerlerde nikâhla almak mânâsında kullanılır.
Halifât: Hâmile develer
demektir. Ednâ: Fi'li rubaidir. Bu kelime ya «askerlerini yaklaştırdı» mânâsına
müteaddidir; yahut «fethi yaklaştı» mânâsına lâzım olarak kullanılmıştır.
Kaadi İyâd'ın beyânına
göre duası kabul edilerek güneş durdurulan bu Nebi Yûşa' (Aleyhisselam)'dır.
Muhasara ederek aldığı şehir de Filistin'deki Erîhâ'dır. Güneşin durdurulması
mu'cizesi bizim Nebiimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e de iki defa nasîb
olmuştur. Bunların biri Hendek harbinde vaki' olmuş; müslümanlar güneş
batıncaya kadar ikindi namazını kılamamışlar; sonra Allah'ın izni ile güneş
geri dönmüş ve namazı kılmışlardı. Bu hâdiseyi bildiren hadîsi Tahâvi
nakletmiş; ve: «Râvileri mevsuktur.- demiştir.
Ancak bu olay sadece Ebu Seleme’den nakledilmiştir, böylesine büyük bir
olayı binlerce kişinin görmesi gerekirken tek bir ravisinin olması onu
alimlerin uydurma olarak değerlendirmelerine neden olmuştur.
ikincisi îsrâ gecesinin
sabahında olmuştur. Allâme Aynî bu hârikanın Hz. Mûsâ ve Süleyman (Aleyhisselam)'la Hz. Alî'ye de vâki'
olduğunu söyler. Yûşa' (Aleyhisselâm)'ın güneşe: «Sen me'mursun ama ben de
me'murum!» şeklindeki hitabı: «Sen batmaya me'mursun ama hen de namaz kılmaya
veya güneş batmadan gaza etmeye me'murum!» manasınadır.
Ganimet meselesine
gelince: Geçmiş Nebilerin âdeti, alınan ganimeti bir yere toplamaktı. Sonra
gökyüzünden bir ateş inerek o ganimeti yer; bu da onun kabulüne alâmet olurdu.
Bu seferde ateş yine inmiş; fakat ganimeti yemek şöyle dursun (atmamıştır bile!
Bunun sebebi ganimete hıyanet karışması yâni ondan bir şeyler aşırılmasıdır.
Nitekim araştırılınca inek başı kadar bir altın parçasının aşırılmış olduğu
meydana çıkmış; bilâhare gelen ateş ganimeti yakmıştır.
Eski ümmetlerin
kurbanlarını da böyle bir ateş inerek yer; kurbanın kabulü bu suretle
anlaşılırdı.